Bediüzzaman Said Nursî / Molla Muhammed el-Kersî
Bediüzzaman Said Nursî Hazretlerinin, Birinci Dünya Harbi'nin ilk yıllarında, Doğu Anadolu'daki cephe hattında muharebeye bizzat iştirak ederken Arapça olarak telif ettiği “İşârâtü’l-İ’câz” adlı eseri, Molla Muhammed el-Kersî tarafından orijinal nüshası esas alınarak tercüme ve şerh edildi. Eserin Takdim yazısında, Bediüzzaman Hazretlerinin beyanlarına dayanılarak neden yeni bir tercüme ve şerh yapıldığı anlatılıyor.
“Eserimi, hakíkí bir tefsîr niyyetiyle yapmadım; ancak ulemâ-i İslâm’dan ehl-i tahkíkın takdîrlerine mazhar olduğu takdîrde, uzak bir istikbâlde yapılacak yüksek bir tefsîre bir örnek ve bir me'haz olmak üzere o zamânların insânlarına bir yâdigâr maksadıyla yaptım.” diyen Bediüzzaman, eserin "umûm Risâle-i Nûr’un bir fihristesi, bir listesi ve o Nûr bahçesinin bir fidanlığı ve sırr-ı i’câzi’l-Kur’ân’ın bir menbaı olduğu"nu da belirtiyor.
Dakík nükteleri ve ince ma’nâları ihtivâ eden bu mübârek tefsîr, müellifinin her ân şehîd olmayı beklemesi gibi bir hâlet-i rûhiyye içinde kaleme alındığı için, İslâm tarihinde bu ma’nâda böyle bir tefsîrin eşi ve benzerine rastlanmıyor.
Eserin dördüncü cildinde Kur’ân’ın ahkâmından uzaklaşmanın, bütün İslâm âlemine çok pahalıya mal olduğu anlatılıyor. Türkiye’yi “Ilımlı İslâm modeli” gösterme oyunlarına dikkat çekiliyor. Bakara Sûresi'nin münâfıklardan bahseden 8-20. âyetlerinin tefsir edildiği kitapta Müslüman görüntülü Yahûdîlere aldanmamak gerektiği belirtiliyor.
Eserde şu ifadeler yer alıyor: “Yahûdîler, İslâmın tertemiz cübbesini giydiler; sarığını sardılar; Müslümân, álim, fâzıl, şeyh göründüler. Vâ esefâ! Bu kisve altında çok tahrîfât ve tahrîbât yaptılar, çok cinâyât işlediler.”
696 sayfa, şamua kâğıt, 17 x 24 cm ebadında, lüks bez cilt. (Semendel Yayınları)